Türk makam müziği özelliklerinin kısaca gözden geçirilmesi
Saturday, May 19, 2012 at 04:26AM
ismail hakkı yalaz

Türk makam müziğinin özelliklerini kısaca sıralayacak olursak:

1.İşitilen ses bandının, dar fakat önemli bir bölümünü kullanmaktadır;

2.Temelde tek sesli bir müzik türüdür;

3. Makam yapı taşları: Skala, çeşni, usul, karar-asma karar, yön, geçki, alt-üst genişleme, özgün motifler, ses rengi ve tınısı, formlar, ... olarak sıralanabilir;

4. Çeşnilerde kullanılan, manidar ses aralıkları, insanın ses ayırdetme eşiğine kadar (yaklaşık 2 cent) yaklaşması nedeniyle, bir oktavda yaklaşık 600 ayrı sesten bahsedebiliriz. Hali hazırda kullanılan güncel makamlarda, yaklaşık 60 civarında ses kullanılmış olması, makam müziğinin, sesler ile bir sorunu olmadığının işaretidir;

5. Makam müziğinin sesleri, makamlarda tarif edilmiş seslerdir, çağa, güncel yaşam ve üretim tarzına, vb. dinamiklerle bağıntı kuran sesleridir denilebilir. Bu nedenle seslerin ne olduğuna değil, makamların nasıl oluştuğunun araştırılması akılcı olacaktır;

6. Bu kadar çok sesin bir arada kullanıldığı bir ortamda, batı müziği tarzında, çok sesli makam müziği yapmaya çalışmak (100 cent'lik aralıklarla armoni yapmak, akor bağlamak, yürütmek vb.) umarsız bir çabadan öte, makam müziğinin dokusunu zedeliyecek bir uğraştır; 

 7. Makam müziğinin oluşumu, ana kalemlerini sıralamaya çalıştığımız 3. maddede de görüldüğü üzere, pek çok parametreye bağlıdır; ve farklı coğrafyalara göre önemli değişik türevler arzeder. Tarihte, geniş coğrafyalarda hükümran olmuş atalarımızın, bu hususta, bizlere paha bicilemez, harmanlamış bir hazine bırakmış olması; çok iyi değerlendirilmesi gereken, gurur verici bir şanstır;

8. Bestekarın zihininde oluşan eserin müzikal ifadesi için :

- Müzikalitesi yüksek, iyi eğitilmiş hanende bir bestekar,

- Üretilen eserin yazılması,

- İyi eğitilmiş güzel bir insan sesi,

- İnsan sesine öykünerek icadedilmiş uygun çalgılar,

- Yetenekli yorumcu ve icracılar,

 - İyi bir fasıl müziği geleneği,

- Kitlelerin müzikal eğitimi ,

- Dinleyici ve mekan,

gibi unsurların bir araya gelmesi ve organize edilmesini gereklidir.

Konu makam müziği olunca, daha önce değindiğimiz parametreleri de işin içine katarsak; aslında makam değil, makamlar müziğinin, ne mene karmaşık, grift bir ürün türü olduğunu, öyle bir kaç formül, bir kaç kural ile yaklaşılıp netice almanın güçlüğünü; bu işin asırlar süren uzun bir sürecte, bir yandan eğitim diğer yandan deneme yanılma ile biriktirilen bilginin ve deneyimin mahsulü olduğunu kolayca anlayabiliriz.

Aynısı ile, binlerce senede atalarımızın yaptığı, damıttığı, bize kazandırdığı, bu kültür mirası gibi!

9. Esasen makam müziği, seslerden ziyade, üçlü, dörtlü beşli ses bloklarında, seslerin farklı konumlarda sıralanması ile elde edilen çeşitli cinslerden, tertip olunarak düzenlenen ses aralıklarını kullanmaktadır. Ayrıca makamlarda kullanılan seslerde, ve dolayısı ile ses aralıklarında "oktav özdeşliği yoktur"; bir bakıma, makamın sesleri (skalası) pratikte yaklaşık iki oktavlık bir alana yayılmış gibidir, sesler arasındaki göreceli aralıklar, insan naturasına uygun olarak biri birileri ile, o makamın disiplini altında çalışmaktadır. Bazı makamların skalaları benzeşse de, her makamın, skalasını kullanış tarzı da belirgin şekilde ayrıdır, kendine hastır.

Makam sistematiği, kullandığı frekans bandı içindeki bütün manidar ses aralıklarını ve onlardan terkip olunacak cinsleri kullanma eğilimindedir. Sistem moda takip eder gibi (Geçmişte kullanılan bazı makamların daha az rağbet görmesi hatta unutulup yitmesi) insanın fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve konjonktürel yaşam tarzına; yaşadığı çağa uygun cinsleri, dolayısı ile sesleri değerlendirmekte, hali hazırda yoksa yenilerini yaratmakta ve hedef kitle olarak genelde “günün toplumunu” almaktadır. Her makamın skalasındaki sesler ve dolayısı ile elde edilen aralıklar, insanların müzikal naturasını tatmin etmek durumundadır. Yeni makamların üretilmesi ile, yada bazı makamların terki ile bu 60 civarındaki ses sayısının da artıp veya eksilebileceği aşikardır. Yani hiçbir surette seslerin sabitlenmesinden söz edilemez ve bu seslerin tümünü kapsayabilen;  aralarındaki bağı tespit edebilen basit bir hesap şekli de yoktur. Bu haliyle makam müziği deneysel, ampirik bir yapı arz etmektedir; her zaman daha iyiye, daha iyiye yaklaşırken, kendini de günceller tarzdadır.  Pek çok parametreyi, iç dinamiği, özünde barındırmakta olduğu besbelli ortadadır. Bu bağlamda makamlar birer anonim ürün görünümündedirler: Sanki bir sanatkar öncül girişimlerle işe başlamış daha sonra makama ülfet, rağbet arttıkça zaman içinde diğer sanatkarlar tarafından deneye yanıla geliştirilip zenginleştirilmiş; hedef kitleye beğendirilip yaygınlaştırılmış; kalıcılaştırılmıştır.

10. Makam müziğindeki geçki olgusuda, o makamda kullanılan tüm ses aralıklarının aynı aksta olmadığını hatta aynı kök frekanstan gelmediğini algılatır (dürter) tarzdadır. Belli bir makamda bestelenmiş bir eseri göçürme denilen teknikle örneğin bir  veya birkaç ses tiz bir konuma aynı oranlardaki frekans aralıkları ile göçürsek bile eserin insanda yarattığı etki farklı olabilmektedir. Aynı etkiyi sağlayabilmek için, kullanılan frekans bandını kaydırmakla kalınmayıp ses aralıklarının da, dolayısı ile seslerinin de yeniden(!) düzenlenmesi gerekebilecektir; çünkü insan algılaması böyledir, çünkü bu yapılmadığı takdirde insanlar onu, başka bir makam gibi algılayabilmekte; işittiğini karıştırabilmektedirler.

Gözüken o ki, makam müziği bu nedenle bir diyapazona bağlanmamıştır. Bidayetten beride böyle bir yaklaşım sergilenmemiştir. Diyapazon ve transpozisyon tekniğinden ziyade “Ahenk” mekanizması tercih edilmiş; yetenekli hanendeler ses teknikleri ile bu yönteme kısmen uyum gösterselerde, sazlarda, her ahenk için uygun ölçülerde enstrüman üretilmesi gerekebilmekte, aksi takdirde hanendelere falsolu sesler işittirilebilinmektedir. (Nitekim makam müziğinin kadim dostu, yetenekli Ney bile, değişik ahenkler için  farklı boylarda üretilmektedir).

11. Makam müziğinin cinsleri, sesleri, makamlarla tarif edilmiş gibidir.  Çok rağbet gören makamların sesleri, yerlerine zamanla iyice oturmuş, makamlarına isim vermiş seslerdir. İnsan naturası onları benimsemiş bağrına basmış, geniş halk kitleleri tarafınca kabul görmüştür. Bazı makamlar ise zihinlerde aynı çekimi yaratamayıp unutulmuş, dolayısı ile cinslerinde, sesleri de  kaybolup gitmiştir. Bu bağlamda bir takım düz hesaplar neticesinde, “Makam müziğinin sesleri bunlardır; şimdi müziğinizi yapabilirsiniz” şeklinde bir yaklaşım, en hafif haliyle işi hafife almak, yada günümüzün moda söylemi ile ifade etmek gerekirse “zulümdür”.

12. Şüphesiz makam müziğimizin bir de usul yönü vardır. Bir 9/8‘lik ritim ile Aksak tabir edilen usul arasında algılama farkı olduğu gerçektir. Bu hece vezni ile aruz vezni arasındaki farka benzer bir olgudur. Bu fark, sözlü müzikte, kendini daha çok hissettirmektedir. Özellikle gazel, uzun hava, bozlak, hoyrat vb eserler, serbest usul (?) diye geçiştirilmekte; uzun yıllar medyada, TRT yayınlarında izlediğimiz yorumcuların pek çoğu (konservatuar eğitimi almış olanlar da dahil) bu eserleri layıki ile yorumlayıp sunmakta güçlük çekmektedir; olay birkaç mahalli sanatkar ve tek tük meraklı müzisyenin omuzlarına yıkılıp kalmakta hak ettiği değere tam olarak erişememektedir.

 

Kültürümüzün önde gelen ve etkili unsurlarından biri olan müziğimizin, yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız özelliklerini, gelişimini, kısıtlamayacak; yolunu aydınlatacak, ona yeni olanaklar sağlayacak; basit işlek, kolayca öğrenilecek, kolayca yazılıp okunacak bir nota yazım sistemine, kesin olarak gereksinimi olduğu apaçık ortadadır. Amacımız buna bir cevap şansı yaratabilmek, başlatabilmektir.

Tarihin yazı ile başladığı tartışılmaz; alfabeler olmasaydı bu günkü medeniyete ulaşılması kim bilir ne kadar zaman alırdı. Şüphesiz her alfabenin kullanılan dile uygun olması, onun özelliklerini layıkıyla ifade edebilmesi gerekir; güzel Türkçe’mizin geçmişte uygun olmayan alfabe ile neler çektiği bilinmektedir. Eğitim sistemimizde bundan büyük bir şekilde etkilenmişti.

Dün dilimiz için durum böyleydi.

Bugün kültürümüzün göz bebeği müziğimiz için benzer durum söz konusudur.

 

Article originally appeared on notamakam (http://www.notamakam.com/).
See website for complete article licensing information.